Ne Bir Göktaşı Ne De İçim Su Bir Komşu Kızı

Mart ayını karşılarken “Cemre düşmesi” sohbeti başlar. Masalın sonundaki elmalar gibi 3 tanedirler; havaya, suya ve son olarak da toprağa düşerler. Mart olur, Nisan olur, küresel iklim değişikliğinin etkisiyle baharı daha çoook bekleriz. Ancak cemre lafını duyunca içimiz kıpır kıpır olur, açan bahar çiçekleriyle yenilenme, Nisan yağmurlarıyla arınma hevesine kapılırız.

Cemre ne bir göktaşı, ne kimya terimi, ne de içim su bir komşu kızıdır. Cemre, doğanın gözlemlenmesine ve deneyimlerin paylaşılmasına dayanan bir halk takvimi bilgisidir. Baharın veya yeni yılın gelişine doğru doğada görülen kimi olaylar, sözlü kültür ortamında mitoloji, takvim bilgisi veya atasözü olarak gelecek kuşaklara aktarılır. Halk inanışına göre cemre havaya düşünce bütün kışı ve karı yere indireceğine; suya düşünce buzları eriteceğine; toprağa düşünce de yeri ısıtacağına, kardelen ve çiğdem çiçeklerinin topraktan çıkmasını sağlayacağına inanılır.

Arapçada “kor halindeki ateş” anlamına gelen cemreler; 20 Şubat’ta havaya, 27 Şubat’ta suya ve 6 Mart’ta da toprağa düşer. Bugün itibariyle hepsi düştü, kardelenler topraktan çıktı mı bilmem, keşke görebileceğim bir yerde yaşasam. İstanbul’da hava gayet soğuk ve gözü yaşlı. Bir önerim var, ıspanaklı-peynirli bir harçla pide yapıp kırları evimize getirelim mi?

Kaynak: Gazi Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Halk Bilimi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Öcal Oğuz’un AA muhabirine yaptığı açıklama

 

İzleyiciler