Keçiboynuzlu Kurabiye Deneyimi

Keçiboynuzu ve iğde birbirlerine ne kadar da tezatlar değil mi? İnanın onlar ile nasıl tanıştım bilmiyorum ama çocukluğumdan beri tutkunlarıyım. Hadi iğde yumuşak yumuşak, tek dert ani nefes almayacaksın ki nefes boruna kaçmasın. Gerçi bu konuda idmanlı bir nesilden geliyorum, çünkü leblebi tozu yiyerek büyüdük. Peki ya keçiboynuzuna ne demeli? Nasıl da sert, dişlerinin arasına girer, yutarken boğazına batar. Ama o içindeki ballı yeri yok mu, dünyalara bedel!

Faydaları saymakla bitmiyor. Çocukların rahatça tüketmesi için kolay çözümü de bulmuşlar “harnup pekmezi”. Haaa harnup mu ne, keçiboynuzu canım, aynı şey!  Neyse bu keçiboynuzunun bir de tozunu yapmışlar, olur olmadık yerde kullanalım diye. Olurunu bulmak için bugün bir deney yaptım.  Dünyanın En Güzel Kurabiyeleri kitabındaki tarifi modifiye ettim.

Deneyimlerim şöyle: Keçiboynuzunu dişe gelsin diye küçük parçalara ayırmak zor. Ama değiyor, kurabiye pişince içinde sert kalmıyorlar, yumuşuyorlar. Benim gibi şeker ölçüsü fazla kurabiye-kek sevmeyenlerdenseniz kuru üzüm kullanmayın. Şekerden içim bayıldı, şöyle ekşi ekşi yaban mersini veya kayısı daha iyi giderdi. Keçiboynuzunu kemirdiğiniz zaman genizinize gelen olan muhteşem koku bu kurabiyede yok. Altın sarısı, karamel renginde olmuyorlar. Nasıl desem, kahveli kurabiye gibi görünüyorlar. O halde neden pişireceksiniz? 1- Meraktan 2- Keçiboynuzu faydalı sonuçta, her türlü tüketmek lazım 3- Aylin’in tecrübeleri iyi hoş da bir de ben tecrübe edeyim bakiim nasılmış?

 

 

 

İzleyiciler