Ekmeğimin Üstündeki Tereyağı Gibisin

Amerika’ya yemek yapmayı ve yemeyi öğreten kadın Julia Child ile işinden, evinden memnun olmayan, 30’una dayanmış olmanın bunalımını yaşayan Julie Powell’ın gerçek hikayeleri, “Julie&Julia” filminde bir araya geliyor. Paralel kurguyla aktarılan filmde, iki kadın da tutku ve cesaretle başarıya ulaşılabileceğinin canlı kanıtı olarak karşımıza çıkıyor.

Upuzun boylu -1.88 cm-, titrek sesli, neşeli Julia, İkinci Dünya Savaşı sırasında gizli araştırmalar servisinde görev yaparken Paul ile tanışıyor. 1946’da evlenerek Paris’e yerleşiyorlar. Eşi diplomatlık yaparken Julia da oyalanabileceği uğraşlar peşinde koşuyor. Şapka yapım ve briç kursunda zaman geçirdiği sıralarda yemek yemekten büyük keyif aldığını anlıyor ve eşine iyi yemek pişirebilmek için Le Cordon Bleu’da aşçılık eğitimi alıyor. Adeta ikinci hayatına adım attığında 37 yaşında. Dünyaya veda ettiği 92 yaşına dek yemek kitapları yazdı, yemek eğitimi verdi, eğitim kasetleri hazırladı, tv programları yaptı, köşe yazarı oldu.

Eğitim kasetlerini izleyerek yemek yapanlardan biri de Meryl Streep’in annesi. Nerdeeen nereye? Meryl çocukluk anılarında yer alan Julia Child’ı günün biri beyaz perdede canlandırdı ve “Altın Küre Ödülü” kazandı.

Child’ın 1961 yılında yazdığı “Fransız Mutfak Sanatında Ustalaşmak” kitabı, Quenns’e yeni taşınan, lise aşkıyla evli Julie Powell’a ilham veriyor. Bu kitap üzerine blog yazma kararı alıyor. “The Julie&Julia Project” adlı bloğu 2002 yılında bir akşam açıyor. 365 günde kitaptaki 524 tarifi yapan Powell’ın tutkusu ona yazar olmanın kapılarını açıyor. İlk kitabı film oluyor, onu Amy Adams canlandırıyor. Powell’ın filme konu olan bloğuna bir sebepten ulaşamıyoruz, yeni bloğu ise http://juliepowell.blogspot.com/

2009 yılında vizyona giren Julie&Julia filmi, blog konusuna dayanan ilk büyük sinema filmi olarak biliniyor. Yönetmen Nora Ephron, “My Life in France” ve “Julie&Julia” kitaplarından uyarlayarak senaryoyu yazıyor. Meryl Streep’in (Julia) eşini Stanley Tucci (Paul), Amy Adams’ın (Julie) eşini ise Chris Messina (Eric) canlandırıyor.

Bu iki kadının en büyük destekçileri, uysal ve sevgi dolu eşleri. Paul, Sevgililer Günü’nde arkadaşlarıyla bir araya geldikleri kutlama sofrasında eşi Julia’ya “Ekmeğimin üstündeki tereyağı gibisin, aldığım nefesimin kaynağısın” diyerek derin sevgisini ifade ediyor.

Film boyunca çeşit türlü yemeğin yapılışına ve iştahla yenmesine tanık oluyoruz tabii. Julie, yemek kitabında yer alış sırasıyla ilerlediğinden başta bolca sos, bir ara üst üste enginar, deniz mahsülleri, sürekli ıstakoz pişiriyor.

İnanılmaz derecede çok tereyağı kullanıyor. Ki filmin sonunda Julia Child Müzesi’ne gittiklerinde Julie hatıra olarak müzeye bir paket tereyağı bırakıyor. Bir gazeteye verdiği demeçten öğreniyoruz ki Powell hala bol bol tereyağı kullanıyor, hatta bu yılda 30 kiloyu buluyor.

Yemekler içinde “Boeuf Bourguignon” ve “Hamura Sarılı Ördek” filmin önemli sahnelerinin başrolünde yer alıyor. Film için hazırlanan sitede tariflere de yer veriliyor. Buradan ulaşabilirsiniz.

Julia ve Julie gerçek hayatta tanıştılar mı acaba? Child blog projesi hakkında ne düşündü? Bunları filmi izlemek isteyenler için saklı tutacağım. Bol yemekli, oyunculuklarıyla göz dolduran, müzikleriyle ve görüntüleriyle keyif veren bu filmi izlemenizi öneririm.

İzleyiciler