Böğürtlen Reçeli

Çok sevdiğim meyvelerden biridir böğürtlen. Gerçi “Az sevdiğin meyve var mı?” deseniz verecek yanıtım yok ya! Çocukluğumda böğürtlen sevdasına çalılar arasında dakikalar harcayıp oramı buramı çizdiğim çok olmuştur. Babamın görev yerinden toplayarak getirdiği, “kafam kadar” diye niteleyerek büyüklüğünü abarttığım böğürtlenler ve lezzetleri hala aklımda. Gerçi bu tarife konu olan böğürtlenler de onları aratmayacak büyüklükte. Yalnız niyeyse siyahlaşmalarına rağmen ekşiliklerinden ödün vermediler. Israrla üzerlerinde işlem yapmadan, sabah yürüyüşümüzün ödülü olarak yemeye çalışırken eşimin önerisiyle kendime geldim. Zira böğürtlen reçeli en sevdiğidir.

Bir kerede reçel yapacak miktarda olgun böğürtlen toplamak mümkün olmadı. Üç sabah yürüyüşü sonrası topladıklarım 400 grama ulaşınca artık kendimi tutamayıp ilk böğürtlen reçeli yapım macerama atıldım. Reçel yaparken genel olarak meyveler şekere yatırılıp bir gece sulanması için bekletilir. Araştırmalarım bu yöntemin böğürtlen için geçerli olmadığını gösterdi. Çünkü komşumun da dün geceden beri tecrübe ettiği üzere sulanmayabiliyormuş. Şekeri meyveler ile birebir ölçüde, böğürtlen ekşidir özünde derseniz biraz daha fazla kullanabilirsiniz.

Hassas bir meyve olduğu için önce şerbet yapılıyor meyveler sonra dahil ediliyor. Tereyağı ise reçel pişerken çok köpürmesini engelliyor, aynı zamanda parlaklık veriyor. Sonuca bayıldım. Defne Kız –niyeyse- meyvesiz yerinden kaşık kaşık yemeye doyamıyor, özçekim olsa gerek!