Marggraf Pancardan Şeker Üretince, Bolca Reçel Tüketmenin Yolu Açıldı!

Reçel de tıpkı peynir, yoğurt, kurutulmuş balık-et gibi zorunluluktan doğan ürünlerden biri. Her mevsim bulunamayan meyveleri diğer mevsimlerde tüketebilmenin bir yolu. Bugünkü yöntemlerle reçel yapma olanağına ancak 18. yüzyıldan itibaren kavuştuk. Ondan önceki yıllarda şeker kamışından elde edilen şeker en pahalı gıda ürünlerinden biriydi, padişah ya da kral soyundan gelenler tüketebiliyordu.

Şeker, 14. yüzyıla dek hemen hemen tümüyle Hindistan ve Arap bölgelerinde üretiliyordu. Düşünebiliyor musunuz, üç kez rafine edilen beyaz şeker, kralların birbirine hediye ettikleri en değerli hediyeydi. Memluk Sultanı, Fransa Kralı VII, Şarl’a 50 kilo şeker hediye ettiğinde haber kanallarına “son dakika” bombası olarak düştü diyeceğim ama o zaman tv icat edilmemişti! 15. yüzyılda Kıbrıs’ta şeker üretilmeye başlanmasıyla Avrupalı krallar da bu havalı hediyeyi sunabilir oldu.

1747’de Alman kimyager Andreas Marggraf, pancar çeşitlerinden birinde bol miktarda şeker olduğunu keşfetti. Böylece o güne dek sadece adını duyan halk onu tatma imkanı buldu. 10. yüzyılda İbn-i Sina, deniz yolculuğuna çıkacaklara meyve reçellerini önerse, 13. yüzyılda Mevlana gülbeşekerden (gül reçeli) söz etse de, başta tıbbi amaçlarla kullanılan şurupların tanelisi olan reçellerin altın çağı 19. yüzyılla birlikte başladı.

Sanayinin de bu alana el atması uzun sürmedi. Başta ev hanımlarıyla rekabet edebiliyorlardı sonra mertlik bozuldu. Ucuza kaçtılar, rafine şeker yerine glikoz, hatta mısır glikozu kullanır oldular. Birkaç püf noktasına dikkat ettikten sonra evde reçel yapmak dediğin nedir ki aslında? Rengarenk, mis kokulu meyvelerle, yaratıcılığımızı kullanarak içine koyacağımız ek malzemelerle evlerimizde kavanoz kavanoz hazineler bulundurmak iş bile değil.

İşte o hazinelerden biri, mevsim meyvesi ayva ile yapılan reçel! Diğer meyvelerden farklı olarak şekerle birlikte bir süre bekletilmiyor. Kısaca haşlandıktan sonra şekerle kaynatılıyor.

 

 

Kaynak